24 Haziran 2010 Perşembe

Yasakmeyve Dergisinin 44. Sayısı - Sabit Kemal Bayıldıran

Sabit hocanın imzasına ilk olarak yaklaşık 30 yıl önce Yazko Edebiyat dergisinde rastlamış olsam bile kendisiyle yüz yüze tanışmam 1999 yılında gerçekleşti. Sabit hoca Adana'da yaşadığı için sıklıkla görüşüyorduk. Sabit hoca zamanında adanasanat.com'a mevcut yazılarıyla destek olmuştu. Sabit hocanın yasakmeyve dergisinin 44. sayısında ders niteliğinde bir yazısı var: Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü :Kemalettin Kamu. Yazının bir kısmını dergiden buraya aldık. 

EDEBİYATIMIZDA İSİMLER SÖZLÜĞÜ

Çankaya

Ebedi bir güneşle burada doğdu Gazi,
Yaprak yığını gibi burada yandı mazi.

Burada erdi Musa,
Buradan uçtu İsa.
Bülbül burada varsa
Hürriyet için öter,
Şehit kanı buranın
Yapraklarında tüter.

Ne örümcek ne yosun,
Ne mucize ne füsun,
Kabe Arabın olsun,
Çankaya bize yeter!

Kemalettin Kamu, Milli Edebiyat'ın elenen ilk şairlerindendir. Edebiyat tarihi niteliğindeki kitaplarda ona hiç yer verilmemiş, kimi kitapta adından söz edilip şöyle geçilmiştir. Ama bütün antolojiler ona yer vermiştir. Elbette .Milli Edebiyat'ın öteki şairlerine de elenme sırası gelecektir; çünkü zamanın insafı yoktur. Obürlerinin elerımesi, gündemden düşmesi için henüz vakit var. Milli Edebiyatçılar, iyi şair oldukları, estetik haz verdikleri için değil de resmi ideolojinin ve resmi estetiğin kurulmasına katkıda bulundukları için, bugünü anlamak noktasında okunması gereken kişilerdir.

İktidar ister savaşarak ister miras olarak ele geçirilmiş olsun, o hükümranlığın sürmesi için yönetilenlerin gözünde onun meşru kılınması gerekir. Yönetilenlerin meşru görmediği bir iktidarın kalıcı olması söz konusu değiL. Bu nedenledir ki iktidarı ele geçiren güçler, hakimiyederini kalıcı kılmak için yönetilenleri etkilernenin, onları kendilerine yabancılaştırmanın ideolojik mücadelesine soyunurlar. Bu mücadelede radyo, televizyon, okullar yanında özellikle sanattan, teknolojinin iletişimi bu kadar geliştirmemiş olduğu dönemlerde daha çok şiirden yararlandılar. Bunun için de şairleri kazanmaya çalışırlar. Yusuf Has Hacib'in, şairlerin "dilinden kendini satın allı 1 derken işaret ettiği, bütün yönetenler tarafından dikkate alınmıştır. Muktedirlerin, kendilerini şairlerin dilinden satın almaları, ihsarılarla, iyi mevkilere getirmekle, mebus etmekle, kısacası refaha erdirip saygınlık bahşetmekle sağlanır. Böylece şiir aracılığıyla egemen ideoloji yeniden ürettirilir. Resmi ideolojiye karşı çıkanlar 'din, millet' kavramları kullanılarak kötülenir. Muktedirler göçüp gitseler de şairlerin övgüleri, yüceltmeleri uzun süre kalır. Muktedirlerin ideolojisi gönüllere ve beyinlere kazınır.

Muktedirlerin iktidarını tanımayanların, onaylamayanların başına binbir türlü gaile gelir. Mütenebbi'nin, Pir Sultan'ın, Nazım'ın başına gelenler gibi ...

--Bu metnin devamı yasakmeyve dergisinin 44. sayısında--

Hiç yorum yok: