28 Temmuz 2011 Perşembe

AH SİZİN AYRILMALARINIZ - Ahmet UYSAL(*)



ah sizin ayrılmalarınız, ellerinizden
mi başlar akşam karanlığında,
nereye koyarsınız kalbinizi, rüzgâra mı,
gözlerinizi arkada mı bırakırsınız.

yağmurlu mu olur o saatte
hüzünler sokağı, sözcükler ıslanır mı,
diliniz anımsar mı eski bir hazzı,
dönmeyen kuşları beklediğiniz yerde.

gittiğiniz akşamı da bırakacaksınız
ayrı ayrı yürüdüğümüz zamanlara,
şiir avlusu soluğunuzu saklayacak,
lavanta kokulu yollar ayak sesinizi.

* Şairin yaşamını yitirmeden önce yazdığı son birkaç şiirden birisi.
Özellikle ilk dörtlüğü çok sevdim.

Pelin Özer’in Peyami Safa İle İlgili Yazısından


Safa'nın bilgeliği, bütün bu kıyaslamaları "zeka" ve "düşünmek" ile ilişkilendirdiği sırada gösteriyordu kendini. Ezberimizi bozarak "insan hayvanların en çok düşüneni, çünkü en aptalıdır" diyordu. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğin 'düşünmek'  olduğunu kanıksamışları şaşırtıyordu "Düşünmek aptallıktan kurtulmak için değil midir?" diye sorarak. Düşünmeyenlere, düşünmeye üşenenlere 'aptal' demeye ahşrruşlar, Safa'nın sözlerini algılamakta zorlanıyordu. Hayvanların düşünmeye ihtiyacı olmadığına karar veriyordu Safa. Bunu anlatmak için, örnek olarak kendini gösteriyordu. "Ben kedimden daha aptalım, işte masanın üstünde bir sürü kitap. Okuyorum, okuyorum da gene kedim kadar öğrenemiyorum"

K Dergisi 222 sayı

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Ferruh Tunç : Önemli Olan Şairin Aidiyetinin Niteliği


Ferruh Tunç’un 2010 yılında yayınlanan Melez Zamanlar adlı şiir kitabıyla 2 ödül birden alması nedeniyle kendisi ile söyleşiler yapıldı. Çağlayan Çevik tarafından yapılıp Gösteri Dergisi’ndeyayınlanan söyleşide sorulan ilk iki soruyu ve verilen cevapları buraya aldık.
Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nün gerekçesinde yer alan kavramlardan birisi şiirinizdeki 'ironi'. Bunu, şiirlerin biçeminde de kendini gösteren gayri resmi bir tutum diye açıklayabilir miyiz?
Evet; resmi ya da formel olan aşılagelen olduğunu kabul edersek, kitaptaki şiirlerde ambir gayri resmilik olduğu drudur. Ağırlıklı olarak 'İkinci Yeni'den devralınmış, bence artık katılaşş, kalıplş, deyim uygunsa resmilmiş bir şiire mahkum gibiyiz; özünü yitirmiş bir İkinci Yeni şiiri bu... Bu gayri resmi rünümlü resmiyetle bir sıntım vardı; onu sarsmayı, dilse rahatsız etmeyi seçtim.
'Melez Zamanlar' kitabınızda birkaç yapıyı barındıran şiirleriniz var. Şiirlerin sonunda italikle 'reklam' ifadeleri, aralarda yer alan parantez içi kullanımlar, diyaloglar, tekrarlar... Birkaç sayfalık şiirlerden tek satırlık, dört hecelik şiirlere geçiyoruz. Deneysel diyebileceğimiz bir çaba mı bu? 

Şiirin 'draje' edilerek okura sunulmasına aşığız. Burada, 'draje' edilen okumaya aşık olduğumuzdur. Bu kitapla alışık olduğumuzun dışından geldiğimi düşünüyorum. Bence, okuyan da, yazan da, şiirdeki denge halini doğrulayan dengesizliği, kayganlığa kanıt olan sürtünmeyi, keşif izlenimi veren yitişi bir arada hissedebilmelidir. Okurun elindeki kurşun kalemiyle şiire müdahale etmesinde bile sakınca yoktur bence; yeter ki, okunan şiir böyle içten bir etkileşimi tetiklemi olsun. Genel kabul rmüş beğeni kurallarına göre 'geçer not' alacağına (Ne çok "iyi şiir", "iyi şair" sözü edildi son yirmi yılda') söylemek istedikleri uğruna sınıf ta kalmayı göze alabilmelidir şair. Bu, bize denemeyi öğütler.