13 Haziran 2010 Pazar

Arşivden: Şairlerden Bıktım - Haydar Ergülen(*)

Hikâyecilerle arkadaş olmak istiyorum. Teklifim çok ciddidir, ilgilenenler yazabilir! Yine de şairleri terk etmeden önce onlara bir iyilik yapıp, Tuğrul Tanyol'un Radikal Kitap'ta (6 Temmuz 2001 Cuma, sayı 18) yayımlanan 'Zavallı Şair' adlı denemesini okumalarını öneriyorum. Tanyol iyi bir şair olmakla kalmayıp, şiir, şair ve şiir sorunları üstüne, üstelik beyhude olduğunu bile bile, düşünmek ve yazmak gafletini gösterenlerin başında gelir. Fakat bu son denemesinden sonra şairlere ilişkin başka bir şey yazacağını sanmıyorum. Böylece bu beyhude özveriden de kurtulmuş olur, iyi olur. Son yıllarda çokça düşünüp, zaman zaman değinmeye çalıştığım bir konuyu, Tuğrul Tanyol cesur bir biçimde dile getiriyor. Ben daha fazla bir şey söylemeden bu çarpıcı yazıdan alıntılar yapmakla yetiniyorum:

"Şairlere saygı duymuyorum, dahası, büyük bir kısmı giderek bir acıma uyandırıyor bende. Şairin olması gereken yerle bulunduğu yer arasındaki uçurum bu duyguyu yaratıyor. Şair hiçbir zaman bu denli düşmemişti ve düştüğü yerde açılan çukur yalnızca onun eseridir... Giderek büyüyen, birbirini kıskanan, birbiriyle yarışmaktan başka bir işe yaramayan kötü sözler üreticisi bir kalabalık... Şunu iyice görmeliyiz, aramızdan çok azımız zamanın yok edici gücüne karşı koyabilecek. Belki görüp göreceğimiz şimdi şu anda görmekte olduklarımız. Bunu iyi anlamak ve bununla yetinmek zorundayız. Aramızdan bir Homeros'un, bir Dante'nin, bir Shakespeare'in ya da Baki'nin çıkacağını düşünmek en iyimser tahminle bile mümkün değil."

Hürriyet Gösteri'nin 20. yaşı dolayısıyla (nice yıllara) verdiği '1980-2000 Yazıları' adlı kitap ekinde saygıyla ve özlemle andığım hikâyeci ve romancı Yusuf Atılgan'ın bir yazısı var, 'Sıradan Bir Gün' adını taşıyor ve bir gününü anlatıyor: "Günlük ekmeğimizi alırım... çayın altını yaktıktan, yüzümü yıkadıktan sonra, kısa bir kahvaltı yaparım. İşe gitmek için Kadıköy'den kalkıp Sirkeci'ye giden 9.10 gemisine erişmem gerekir... Sirkeci'den Cağaloğlu'na yürürüm. Yağmur yağmıyorsa yokuşu tırmanmak da iyidir. Çalışmaya hazırlar insanı... Akşam yemeğinden sonra televizyonda haberleri ve özellikle hava raporunu izlerim. Köyden, çiftlikten kalma bir alışkanlıkla hava durumunu dinlemeden edemem..."

Yazı böyle sürüp gidiyor. Her iki yazı da bugünlerde yayımlandı, bulup okuyabilirsiniz, lütfen okuyun. Bugünlerde 'okumamanızı' bilhassa önereceğim bir tartışma var: Mehmet H. Doğan'ın hazırladığı 'Yüzyılın Türk Şiiri' Antolojisi'ni elbette okuyun, fakat onunla ilgili tartışmaları okumayın, çünkü Tuğrul Tanyol'a hak vermek zorunda kalırsınız! Şiir ve şairler hakkında 'Büyü Bitti' dememek için, kendinizi şairlerin acı sözlerinden koruyun, yoksa şiirden de şairden de nefret edersiniz! Benim asıl üzüldüğüm şu: Mehmet H. Doğan 70 yaşına gelmiş ama şairleri tanıyamamış, biraz tanısaydı 'antoloji' yapmayı aklından bile geçirmezdi! 'Meyhane arkadaşları'ndan biri olarak bana sorsaydı keşke! Tuğrul Tanyol haklı, Yusuf Atılgan yalın, 'Antoloji' kapsamlı ve başarılı, fakat ben şairlerden bıktım! (Yusuf Atılgan'ın yazısından niye alıntı yaptım? Şairler 'şair' gibi davransınlar diye...)


--------------------------------------------------------------------------------
* Bu yazı Radikal Gazetesinin 11 Temmuz 2001 tarihinde yayınlanan sayısından alındı. Bilindiği üzere Haydar Ergülen'in Radikal Gazetesinin 21. sayfasında Açık Mektup başlığına sahip bir köşesi bulunmaktadır.