13 Haziran 2010 Pazar

Arşviden: Antoloji Tartışması - Milliyet Sanat Dergisi

Milliyet Sanat dergisinin 1 Haziran 2001 tarihli sayısında Mehmet H. Doğan'ın hazırlamış olduğu Yüzyılın Türk Şiiri antoloji hakkında bir soruşturma yer almaktadır. Adana'da ve yalnızca bir kişi tarafından hazırlanan sitemiz için soruşturma düzenlememiz mümkün olmadığına göre Milliyet Sanat dergisinden alıntı yaptık. Herhangi bir yayın organından alıntı yaparken telif haklarına özen göstermeye çalışıyoruz. Örneğin Milliyet Sanat dergisinde sözünü ettiğimiz soruşturma metni yayınlandıktan tam 20 gün sonra siteye aktardık. Bu süre içinde dergi satıştan kaldırılmıştı. Soruşturma metninin sonuna kendi görüşümüz de ekledik.

------------------------------------------------------------------------------
Ne önemli ne de vazgeçilmez!

Adı "Yüzyılın Türk Şiiri" olan bu antolojinin, genel kapsayıcı, nesnel özellikte olması beklenir. Oysa Mehmet H. Doğan'ın antolojiyi hazırlarken böyle bir tutumdan kaçındığı, kişisel beğenilerini, tercihlerini öne çıkardığı görülüyor. Sevdiği şairler için kullandığı anlamsız, boş övgü sözleri de eleştiri cümlelerinden çok sofra sohbetlerine benziyor. 1445 sayfada onca kıyıda kalmış şairleri antolojiye almakla övünen Mehmet H. Doğan, Ahmet Necdet'e, Müslim Çelik'e, Akgün Akova'ya neden yer vermediğini de açıklamalı.

Yayınevinin, "Türk şiirinin yaşayan en önemli eleştirmeninden vazgeçilmez bir başvuru kaynağı" gibi abartılı bir savla ortaya sürdüğü antoloji, ne önemli ne de vazgeçilmez. Olsa olsa bir eleştirmenin eğilimerini yakından tanımak için başvurulabilecek bir kaynak.

Turgay Fişekçi

------------------------------------------------------------------------------
Ben mafya reisi miyim?

17 Mayıs 2001'de İstanbul 19. noterliğinden ilgili yayınevine bir ihbar mektubu göndererek ikinci baskı da dahil olmak üzere bundan sonraki basımlarda şiirlerimi antolojide yayımlamaya verdiğim izni iptal ettim. Bu izin antolojiyi hazırlayan kişi tarafından suistimal edildi. Antolojide nesnellikten uzak, hatta benim mahkemeye vermemi gerektirecek hakaret dolu yargılar var. Bir ülkede antoloji hazırlama etiği yoksa o ülkede edebiyatın sağlıklı gelişmesinin de imkânı olmaz. O bakımdan ben gençlere örnek olmak üzere hukuki yoldan müdahale ettim. İsteseydim birebir bu işi kökünden hallederdim.

Gençlerden duyduğuma göre değerlendirmeler adaletsiz yapılmış, adam kayırılmış, kimileri öne çıkarılmak istenmiş. Benim canımı sıkan cümleyi antolojiyi açıp okuduğunuzda bulursunuz. Çevirilerim aracılığıyla Avrupa'da birtakım ilişkiler kurmuşum... Birtakım ilişkiler ne demek? Ben mafya reisi miyim? Bu "birtakım" lafı ceza getirir ama mahkemeye vermeyeceğim.

Özdemir İnce

-----------------------------------------------------------------------------
Devasa antolojisine almadı...

Mehmet H. Doğan, 1981 yılında ilk şiiri Memet Fuat'ın yönettiği Yazko Edebiyat dergisinde çıkan ve o günde bu yana 6 şiir kitabı yayımlanan, ister sevsin ister sevmesin Türk şiirine adını çoktan sokmuş olan Müslim Çelik'in şiirlerini Adam Yayınları'nca yayımlanan ve kesinlikle nesnel olması gereken 9 şiir yıllığının yarısından çoğunu almadı. Adam Yayınları ortaklarından ve yöneticisi, 1990 başlarında, kırk yaşlarında hayatının ilk şiirini yazmış İnci Asena'nın şiirlerini Adam Yayınları'nın küçük şiir yıllıklarına her yıl aldı, ama bu üç ciltlik 1445 sayfalık devasa antolojiye almadı. Uzun sözün kısası bu.

İnci Asena

------------------------------------------------------------------------------
Keyfi bir çalışma

Şiirlerimi ikinci baskıya vermeyeceğim. Gerekçesi benden izin alınmadı. Mehmet H. Doğan'ın yaptığı seçmeler Türk şiirinin gelişimini tam olarak yansıtmıyor. Benim şiirimi hiç yansıtmıyor. Tamamiyle keyfi bir çalışma olmuş. Kendi kişisel görüşüne göre yapmış. Ama zaten antoloji de böyle olur, onun kişisel seçimi böyle, başka biri yapsaydı başka türlü olurdu.

Erdal Alova

------------------------------------------------------------------------------
Mehmet H. Doğan'ı ciddiye almam!

Ben Mehmet H. Doğan adını ilk defa 60'lı yıllarda sosyalist gerçekçilik adına Türk modern şiirine çok düzeysiz bir şekilde saldıran yazılarıyla tanıdım. Bu antolojide bir problem varsa, bu problemi bizzat Mehmet H. Doğan'ın biyografisinde aramak lazım. Ama bu mesele Doğan'ın dini ve ideolojik tercihleri, mensup olduğu toplumsal katman ve bunlarla olan sorunları şeklinde ele alınmalı.

Sözkonusu olan bir şeylerin doğru ya da yanlış olması değil. Önemli olan düşünceye ve sanata ilişkin sorunların hangi ölçütlerle ele alınabileceği, bu ölçütlere ulaşılıp ulaşılamadığı... Ben bu antolojinin sözünü ettiğim ölçütlere ulaşamadığı kanaatindeyim. Mehmet H. Doğan'ı ciddiye almam. Ama sonuç olarak böyle bir antoloji yayımlanıyor. Yani bunu yayımlayacak bir yayınevi var. Bu yayınevi de kalitesini bu antolojiyle bir şekilde dışa vurmuş oluyor.

İsmet Özel

------------------------------------------------------------------------------
Başarılı, kapsamlı bir antoloji...

Mehmet H. Doğan, özellikle 80 sonrası Türk şiiri üstüne çok kafa yoran bir isim. Sadece benim değil, 80 sonrası şairleri üstüne de tek tek ya da topluca yazan bir eleştirmen. Benim şiirime yakınlık duyuyor olabilir. Enis Batur'un şiirine de yakınlık duyuyor olabilir. Ama bu yüzden antolojiyi, yakınlık duyduklarına daha fazla yer vermiş, diğerlerine fazla yer vermemiş diye değerlendirmek bana çok doğru gelmiyor.

Ayrıca bir başka antolojide bana az yer verilir, bir diğerine daha çok... Bu konuda insanları yargılayamayız ya da suçlayamayız diye düşünüyorum. Mehmet H. Doğan için değil bütün antoloji düzenleyenler için söylüyorum, böyle bir çalışma yaparken mutlaka araya subjektif yargılar giriyordur. Doğrusunu isterseniz benim de bu antolojide olmasını istediğim 4-5 isim vardı: İnci Asena, Engin Turgut, Mehmet Demiryürek, Müslim Çelik... Onun dışında genel olarak başarılı, kapsamlı bir antolojiyle karşı karşıyayız. Kuşkusuz eleştirilerle ikinci baskısında daha iyi olur diye düşünüyorum.

Haydar Ergülen

--------------------------------------------------------------------------------
Duygusal bir tavır

Antolojiye niçin alınmadığımı Mehmet H. Doğan bilir. Ama ben bunu öncelikle 1994 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nü kazanmama bağlıyorum. Bu ödülü aldıktan sonra Mehmet H. Doğan'la karşılaştım İzmir'de bir meyhanede. İçkili vaziyette bana 'O ödülü iade et' dedi. Ben de bu ödülü akbap çavuş ilişkisiyle değil bileğimin hakkıyla aldığımı iade etmeyeceğimi söyledim. Ödülü veren kurumun Atatürk'ün kurduğu TDK olmadığını, bu ödülü almanın bana yakışmayacağını anlattı. O tatsız tartışmadan sonra yıllıklarına almadı beni. Halbuki ilk 3 yıllıkta varım ben. Başka sebepleri de olabilir ama sanırım en baskın olanı bu. Tamamen duygusal kökenli bir tavır diye düşünüyorum.

Ahmet Necdet

----------------------------------------------------------------------------
İsteyen beğenir, istemeyen beğenmez!

Bu tür antolojilerin hepsinin çıkışında kavgalara varan tartışmalar olmuştur. Memet Fuat'ın antolojisinde de birtakım kişiler neden orada olmadıklarını Memet Fuat'a çok açık bir dille, mektuplarla sormuşlardı. Neticede antolojinin üzerinde ismi olan kişinin seçmeleridir bu. İsteyen beğenir, istemeyen beğenmez. Ben ulaşabildiğim kişilerden kendi biyografilerini yazmalarını istedim, 50-60 kişi de bana kitaptaki şekliyle yaşam öykülerini gönderdi. Ben onlardan aldığım bilgilere dayanarak yazdığım biyografileri.

Bazı isimlerin antolojiye alınmaması, benim kendi seçimim. Yıldırım Türker şiir yazdığı yıllarda etkin bir şairdi ama sonra şiiri bıraktı. Onun gibi antolojiye alınmayan çok kişi var. Her birinin alınmama gerekçesi ayrı ayrı. Ve bunlar şiirle ilgili gerekçeler... Dağlarca izin vermediği için antolojide yer almadı, İnci Asena o ölçüde olmadığı için... Antolojide hiç görmediğim tanımadığım kimseler de var. Şiirle ilgili kıstaslarıma uyanları aldım, uymayanları almadım. Şiir yıllıkları ve antoloji ayrı şeyler. Şair o yıl etkindir fakat genel olarak yüz yıllık şiirin içerisinde Türk şiirini temsil etmiyordur. Bu durumdakiler antolojide yer almadı. Genel olarak söyleyeceklerim böyle. Eleştirilere gerekirse daha ayrıntılı olarak cevap verceğim.


Mehmet H. Doğan

--------------------------------------------------------------------------------
Sanırım Özdemir ince bu ülkede siyasette, ekonomide ve bilim alanında kişilerin birbirlerini nasıl eleştirdiklerini hiç izlemiyor. Mehmet H. Doğan ne demiş, "demiş ki, Özdemir İnce şiirlerini çevirdiği şairlerle iyi ilişkiler kurdu ve bu sayede yurt dışında edebiyatla ilgili bir çok kurum ve kuruluşa kendisini tanıtma imkanı buldu". Çevirmeni olduğu şairlerle tanışmak ve onların sayesinde şair kimliğini bazı kişi ve kurumlarla tanıtmış olmanın mafya reisliği ile ne ilgisi var?

Bu konuda doğru yorum yapmanızı sağlamak için Özdemir İnce'nin bundan tam 20 yıl önce Yannis Ritsos ile yaptığı söyleşiyi siteye aktardık. Sözünü ettiğim uzun söyleşinin orijinali Gösteri dergisinin 1981 yılında yayınlanan 13 ve 14. sayılarında bulunmaktadır. Özdemir İnce'nin Yannis Ritsos ile nasıl tanıştığını aşağıda verilen paragrafta net bir şekilde açıklamaktadır.

"Ritsos'un şiirini, yaşamını, onurlu, yenilmez ve örnek varlığını okurlara ve özellikle benden genç meslektaşlarıma tanıtmak, örnek olarak sunmak başlıca çalışma amaçlarımdan biri durumuna geldi. Ritsos'la Taşlar, Yinelemeler, Parmaklıklar'ın Türkiye'de yayınlanması sırasında mektuplaşmaya başladık. Yazdığı ilk mektubunun tarihi 17.2.1978."

Türkiye'de herkes Özdemir İnce gibi en ufak eleştiride bulunanı mahkemeye verse, mahkemelik olmayan kimse kalmaz. Umarım Özdemir İnce şiir çevirisi yapmadan önce yurt dışında tanıştığı kişileri ve kendisine ödül veren kurumları açıklar.


Memik Yanık

Hiç yorum yok: