22 Eylül 2012 Cumartesi

Öykü Karakterlerinize Sahip Çıkın

 
Aşağıda verilen metni Semih Gümüş’ün Öykünün Bahçesi kitabından aldım. Semih bey roman ile öykü arasındaki farkları anlatırken roman karakterlerinin yazarın denetiminden çıkabileceğini söylüyor. Bu görüşünü temellendirmek için Marquez’den alıntı yapıyor. Marquez’den alıntı yapmadan 2 cümle kuruyor.

 Pek çok romancının anlatı kişileriyle arasının olmadığı bilinir. G. Marquez, sözgelimi, Yüzyıllık Yalnızlık romanının kişilerinden söz ederken bu duruma nasıl düştüğünü şöyle anlatıyor:
 
“Kişilik ve yaşayışları istediğim gibi olmadığı anlamında, üç tanesi bütünü ile kontrolümden çıktı. Aureliano Jose, halası Amaranta'ya, şaşkın bakışlarım arasında, korkunç bir aşkla bağlandı. Jose Arcadio Segundo hiçbir zaman istediğim gibi bir muz işçileri sendika lideri olamadı, ve Jose Arcadio(papaz çırağı) romanda yersizce, çökmüş bir tür Adonis'e döndü."

Bu alıntıdan sonra Semih bey kitabına şu paragrafı ekliyor. Marquez'in düştüğü durumda bir yanlışlık yok elbette. Roman, yazarının avucunun içinde değildir demek ki; her an kayabilir, bazen istenmeyen sonuçlara da sürüklenebilir, denetimden çıkabilir. Kısa öyküdeyse, yazarın tasarımı çoğun gerçekleşecek, üstelik bu gene de bir eksiklik duygusuna yol açmayacaktır. Denetim ve tutumluluk kısa öykünün yaratım sürecinin başlıca güdücüleridir. Kişileri yazarının denetiminden çıkında, çoğu öykü de öykü olmaktan çıkar.“

Yani Semih bey demek istiyor ki, roman karakterleri yazarın denetiminden çıkabilir. Bu soruna neden olmaz. Hatta denetimden çıkan bu karakterler yazarına Nobel bile aldırabilir. Söz konusu karakterler öyküde ise hiç denetimden çıkmamalıdır. Denetimden çıkan karakterlerin olduğu öyküler öykü değildir. Bu yoruma katılanınız var mı?

15 Eylül 2012 Cumartesi

Bulutları Beklerken Filmini İzledik


Yaklaşık 3 ay önce Sinematek Adana’nın bir etkinliğine katılıp gösterilen filmi izledikten sonra sıcağı sıcağına izlenimlerimi yazmış ve Sinematek Adana’nın Facebook sayfasında paylaşmıştık. Şimdi ise 14 Eylül Cuma akşamı toplanıp izlediğimiz Yeşim Ustaoğlu’nun Bulutları Beklerken filmiyle ilgilli izlenimlerimizi aktaracağız.

İşte ilk izlenimler;

  • Gelmesi muhtemel bazı arkadaşlar gelmemiş olsa bile filme ilgi yeterliydi. Salonumuz doldu sayılır.
  • Ortam gayet sıcaktı, film izlenirken herkes halinden memnundu.
  • Filmden önce Burhan İlkılıç hocanın film ve Yeşim Ustaoğlu'nun filmografisi hakkında verdiği bilgiler yeterliydi.
  • Filmin görüntü kalitesi vasatın altındaydı. Bunun nedeni, Burhan hocanın hiçbir yerde DVD’si olmayan, BluRay kopyasının ise hiç hazırlanmadığı bir filmi seçmiş olmasıydı.
  • Ses sistemimiz iyi olmasına rağmen filmin elimizdeki kopyasının sesi boğuktu. Filmde Rumca konuşulan bazı sahnelerde alt yazılar İngilizceydi. Aslında zaman zaman kullanılan alt yazıların İngilizce olmasının pek önemi yoktu. Çünkü Yeşim Ustaoğlu’nun ustalığı sayesinde konuşulan dilin önemi azalmıştı.
  • 90 dakika uzunluğundaki filmi herkes ilgiyle ve sıkılmadan izledi. Başka bir deyişle seçilen filmi arkadaşlar beğendi. Olur ya, bu filmin bluRay kopyası hazırlandığında edinip tekrar izlemek isteriz.
  • Filmin ortasında ara verdiğimizde kimse yerinden kalkmadan sanki filmin tamamı izlenmiş gibi herkes film üzerine konuşmaya başladı. Benzer konuşma ve filmi değerlendirme isteği film bittikten sonra da devam etti. Film üzerine yapılan konuşmalara ufuk açıcıydı.
Bundan sonraki film izleme toplanmalarımızda daha organize olacağız. Seyir zevkini arttırmak için görüntü ve ses kalitesine özen göstereceğiz, ses ve görüntü kalitesini test etmediğimiz filmi izlemek üzere duyurmayacağız. Film seçerken arkadaşların görüşlerine başvuracağız. 19. Altın Koza nedeniyle bir hafta ara verdikten sonra 28 Eylül Cuma günü saat 19:30'da DVD'den film izlemek üzere yine toplanacağız.  

8 Eylül 2012 Cumartesi

Zeki Demirkubuz’un Yazgı Filmi


Burhan İlkılıç hoca Zeki Demirkuzun'un Yazgı filmini izleyelim dediğinde filmin Camus'nun Yabancı filminden esinlendiğinden başka film hakkında bilgim yoktu. Yazgı filmini 6-7 arkadaş birlikte izledik. Zeki Demirkubuz’un bu filmini beğendim. Bu filme Albert Camus’un Yabancı romanı kaynaklık ettiği için ister istemez Yabancı romanını merak ettim. Yıllardır bir köşede durup tozlanan romanı bulup masama koydum. Romanı okuduktan sonra filmi tekrar izleyeceğim. Bu arada film üzerine yazılan birkaç eleştiri yazısını okuyacağım.