Her ne kadar bu yazıda sözünü ettiğim Veronika’nın İkili Yaşamı filmi daha eski olsa bile çoğu sinema meraklısı gibi ben de Krzysztof Kieslowski ile Üç Renk serisi filmlerle tanıştım. Özellikle serinin ilk filmini çok beğenmiştim. Daha sonra Krzysztof Kieslowski’nin çok beğendiğim Aşk Üzerine Kısa Bir Film adlı filmini izledim. Sıra Veronika’nın İkili Yaşamı filmine gelmişti. Yıllar önce bu filmin VCD kopyasını edinmiş olmama rağmen DVD’sinin peşine düşmüştüm. Bu filmin DVD’sini edindikten sonra uzun bir süre filmi izlemek aklıma gelmemişti. Bir hafta kadar önce eldeki DVD’leri karıştırırken Veronika’nın İkili Yaşamı filminin DVD’sine rastlayınca izlemek üzere hemen ayırdım. Birkaç gün önce gecenin geç bir saatinde filmi izlemek için projeksiyonu ayarlayıp ışıkları söndürdüm. Ne var ki filmin ilk 20 dakikasını izledikten sonra uykum gelmiş ve filmi yarım bırakmıştım.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra yine gecenin geç bir saatinde filmi kaldığım yerden izlemeye başladım. Hafif uykulu olmama rağmen filmi sonuna kadar izledim.
Film bittiğinde filmi dikkatlice izlemediğimi fark ettim. Başka bir deyişle bu filmi dikkatlice izlemek gerekiyordu. Bu nedenle filmi tekrar izlemeye karar verdim. Filmi 2. kez izlemeye başlamadan önce elimdeki dokümanlarda ve sinema sitelerinde bu film hakkında yazılanları okumak istedim. Ne var ki Krzysztof Kieslowski’nin bu filmi hakkında ciddi değerlendirmelere rastlamadım. Bu nedenle film hakkında bir şeyler yazmaya karar verdim.
Filmin başında film kahramanı geç kız okul korosuyla bahçede şarkı söylerken yağmur yağmaya başlıyor. Herkes şiddetli yağmura teslim olup şarkıyı yarım bırakırken. Weronika yağmura rağmen şarkısını tamamlıyor. Şarkı bitince sevgilisine koşuyor. Bu sırada yolda yerinden sökülmüş kocaman bir Lenin heykelinin kamyonla taşındığını görüyoruz. Lenin heykelinin yağmurlu günde kamyonla taşınıyor olması bize filmin Polonya’da hangi yılda çekildiğini işaret etmektedir. Weronika yağmurdan ıslanıp sonra sevgilisinin evine koşup seviştikten sonra kendi evine dönüyor.
Annesi yıllar önce öldüğü için babası ile kalmaktadır. Gece yarısı uyanınca babasının yanına gider ve “baba yalnız olmadığımı hissediyorum” der. Babasının ne söylediğine anlam verememesi üzerine Weronika ekler: “Bu dünyada yalnız olmadığımı…” Babası bunu bilindik yalnız olmama olduğunu düşünüp ebette yalnız değilsin der.
Film dikkatlice izlenmediğinde Weronika’nın babasına yalnız olmadığını söylediği cümle ile izleyiciye sordurulmak istenen soru işareti kaçırılmaktadır. Bu nedenle bu filmi henüz izleyecek olanlar Weronika’nın babası ile yaptığı yalnızlık konulu kısa konuşmaya dikkat etsinler derim.
Weronika teyzesinin isteği üzerine başka bir şehre teyzesini görmeye gider. Gittiği şehirde yerel senfoni orkestrasında çalan tanıdığının yanına gidip provayı izler. Weronika yerel orkestranın provasını izlerken o sırada koronun söylediği şarkıya gayri ihtiyarı eşlik eder. Orkestra şefi Weronika’nın sesini duyar ve prova sonrası Weronika’nın yanına gelip sesinin farklı olduğunu dinlemek istediğini söyler.
Weronika gittiği şehirde sokakta yürürken daha doğrusu seçmelere katılma davetini alıp teyzesinin evine dönerken yönetmen Leh Walesa’yı yani Dayanışma Sendikasının sokak gösterilerini bize tekrar gösterip filmin hangi dönemde geçtiğini hatırlatır. Bu sırada yani Weronika sevinçle teyzesinin evine dönerken meydanda gösterileri izleyip fotoğraf çeken ve diğer Weronika’yı görünce durup diğer ruh ikizini izler. İkinci Weronika Fransız vatandaşıdır ve adı Véronique’dır. Polonyalı Weronika seçmeleri kazanıp yerel koronun solisti olur. İlk konserinde kalp krizi geçirip ölür. Bu andan sonra yönetmen kamerasını Fransız vatandaşı olan ve Fransa’da yaşayan Véronique’ya çevirir. Yani anlayacağınız filmin ilk yarım saatinde Polonyalı Weronika, sonraki 1 saatinde ise Fransız vatandaşı olan Véronique filme konu edilmektedir. Her iki Véronique’yı aynı oyuncu canlandırmaktadır.