Yazık ki
Ateş suyu söndürmüyor artık
Mevsim dolu dizgin
Zaman parçası
Bir kent ki gözlerimizde batık
Resim sensiz geçen
Zaman parçası
Atlı karıncalar avutmuyor artık.
Rüzgâr ışık hızında
Zaman parçası
Aşka kenetlenmiş gözlerimizde
İnsanlar çırılçıplak
Yazık ki
Ateş suyu söndürmüyor artık...
Ahmet Algüner / Edebiyat Güncesi Ocak-Şubat 2000 sayısı
Yanılgı
şöminenin kızıllığındansil dudaklarımı
utanıyor
yüreğime pisleyen kedi
bir serçe uçuyor hayalimden
kanatlarında ecelidoğal mutluluk
sanal masumiyet
intiharına varmıyor elleri
misketin teki yuvarlanıp
düşüyor
midye kabuğuna
çatlıyor
kelebek sepkeni akdeniz
gene de asi
bu soğuğa bağışta bulunmaz mı
kestane kokulu evleriniz
sanırsınız ki kış yağmurudur
pencerenizi tıklayan misafir
oysa her insan
bir kelebek katilidir!
Ahmet Antmen / Damar Dergisi Ekim 2000 sayısı
Müherlenmiş Pencereden...
Mühürlenmiş pencereden bozkırı göreceksin.
Palamut ağaçları. Munis gölgeler
Günbatımıyla kızaran dingin ova. Solan.
Soldukça serpilen toprak köşkün imgesi.
Harman yeri. İkindi sıcağı. Güney rüzgârları.
Henüz dört yaşındasın. Kafka okumamışsın.
Ahmet Ataş / Defter Dergisi Bahar 2000 sayısı
Uyansam...
Kuyuların
O yeşil sularına uyansam
Uyansam ve yaşlı bir veznedarın
Solgun kütüğünde çocukluğumla karşılaşsam
Bildiğim bütün duâların loş perdeleri
İnik olsa heveslerimin akşamlarına
Safir bir kıble duygusuyla havalansam
Uçsam ve doğduğum toprak evin tavanına
Tünesem, kafesine bağlı aziz bir kuş gibi.
Tüylerimin değmediği yılan çiçeği
Kalbimin kamaşmadığı çıra ışığı kalmasa
Külden bir kalkanla insem sürgünlüğün
Üzgün ormanlarına, sırtımı dağların battal
Gölgesine, yüzümü kurumuş nehir yataklarına
Tutsam, yeşim taşıyla yontsam yüzümü
Cebimde bir Şahmaran resmi taşısam mesela.
Ahmet Ataş / Defter Dergisi Bahar 2000 sayısı
Yalnızlığa Övgü Yad da Boyun Eğiş
Mor dağların al kanatlı yalvacı
Yalnlılığa koşuşan yitik sonbaharlar
Sırtımnda bomboş evrenin yükü
Ne yapar, nasıl sabreder iğneli çam yaprakları
Sonsuzluğu bekleyen ezgilerin seslenişi ormana
Yay çizen ağustosböceği, halince, gürültülü, uçarı
Toprağa ulaşmayan gözyaşları, çözümsüz çaresizlikler
Bunaltılı akşanılar, daraltılı sokaklar, soluksuz kalabalık
Elemli kaderlerin cümlesi
Evrenine dün doğmuş yavrucuk kaplumbağa
Önemsiz, umarsız, geleceksiz, minnacık
Bin evrenden artakalan dünyamız, dönüyor sonsuzluğa
Ahmet Çelikkol / Dize Dergisi Şubat 2000 sayısı
Bekleyiş
Sarı temmuz sıcağında
Gördüm utkun kanayan serabını
Duydum var oluşunu çığlığın
Koşuyorum güneşe, yanmadan
Düşüyorum sensizliğe seninle.
Göremezsen çıradaki umudun coşkusunu
Türküler düzülür, yollara düşülür
Yanar temmuz-ağustos
Bekler yalnızlığı tanrılar
Tükenir yalnızlık ormanı
Kır kaderi, rüzgarda umut var
Sorma kimseye, bekleme kimseyi
Gel-gelme, düşün-düşünme, sev-sevme
Ben varım
Ahmet Çelikkol / Dize Dergisi Eylül 2000 sayısı
Masal
Masaldır:
Erhan gelir gider oralara buralara
Uçaktan korkar, bu nasıl gitmek
Gece otobüslerinde yolları doldurur gözçukurlarına
Turuncu bir kar yağınca
Belki trenlere binecek
Masaldır:
Kitapların başında uyuşuk bir tazı
Damarlarına eklenecek bir kimya bekleyecek
Bütün elifler mertek, alfalar pozitivist
Bıkkın bir Latin gibi alfabeden tüyecek
Yalandır!
Bir elinde kalem, öbür elinde sigara
İnadına hep tütecek...
Ahmet Erhan / Kunduz Düşleri Dergisi Nisan 2000 sayısı
Tüy ve Buğu
Sen, benim tüylenmiş yerlerimin konuğu
Sen ki penceremde donmuş o buğusun
-incesu pazarına yolun düştü mü hiç?
Ne ilgisi var deme, sen o renklersin
O damar damar domates, patlıcan moru
Bağırtısı Kürt Halil'in, birdenbire patlayan..
Oturdum, yağmuru içime doldurdum bu akşam
Sanki bir şey olmadı, biraz gözlerim söndü
Onlar dağlanan gönlümün dünyay açılan yanı
Baktım baktım seni gördüm, baktım baktım
Sen, benim tüylenmiş yerlerimin konuğu
-Buharlı trenler çağına yetişebildin mi?
Üşüye üşüye kömür ayazında kavruldu tarlalarım..
Ne ilgisi var deme.. yapayalnız kaldım..
Ahmet Erhan / Öküz Dergisi Mart 2000 sayısı
Suluayna
Kalbim, sen hâlâ burada mısın?
Şol bedende gurbette mi, sılada mısın?
Alkol, taşikardi, panik atak
Maceran bir gün tıp dergilerini çalkalayacak
Kalbim, sen hâlâ burada mısın?
Aklımı avuçladığım yerdeki o kanrevan kahrım
Sevgilim ki, adının ilk harfini ancak hatırladığım
Ağaçlara kazımak için şimdi kim uğraşacak?
Ama yine de bir resmin olsaydı dönüp bakacak
Gözlerime bulaştığı anda suluaynaların
Kalbim, sen hâlâ burada mısın?
Ahmet Erhan / Mecaz Dergisi Şubat 2000 sayısı
Solo Yenilgiler
Şu Ankara şehrinin sokaklarında
Koynunda dallar büyüttün -her yer uçurum
Şairsin. Şair misin?
Bu muydu umurun
umudun dağ deniz
çölde bir vaha gibi kendini yordun
İpince akardı gönlün oralara buralara
Kolunu yitirmiş bir yen gibi kaldın
Önünde ve sonunda
-Sobe!
Buğulu şehir
Beni gördün, sen kazandın
Şu Ankara şehrinin sokaklarında
Solo yenilgilere bir nota daha...
Ahmet Erhan / Mecaz Dergisi Mart 2000 sayısı
* Daha önce de işaret edildiği gibi 2000 yılından başlamak üzere yaklaşık 4 yıl boyunca imkanlarımız dahilinde yayınlanan edebiyat dergilerini toplayıp yayınladıkları şiirleri adanasanat.com'da yayınlamıştık. Böylece çoğu kişinin eline geçmeyen dergilerde yayınlanmış şiirlerin herkes tarafından erişebilir olmasın sağlamıştık. O günlerde edebiyat içerikli sitelerin sayısı çok sınırlı olduğu için bu girişimimiz ilgi görmüştü. Büyük uğraşlar sonucu o günlerde oluşturduğumuz adanasanat.com arşivini saklı tutmaya gönlümüz elvermediği için bir kısmını buraya aktarmaktayız. Bu şiirlerin burada yayınlanmasına itirazı olan şairler bu isteklerini lütfen adanasanat@hotmail.com adresine yazsınlar ki hemen şiirlerini buradan kaldıralım.