Öykü yazarı Cemil Kavukçu ile Hatice Meryem tarafından yapılıp Öküz dergisinin Aralık 1999 tarihli sayısında yayınlanan söyleşinin hemen başında Cemil Kavukçu, öykülerini kitaplaştırma serüveniyle ilgili olarak şunları söylüyor:
“İlk öykümü Ankara'da 1981 yılında bir dergiye gönderdim. Yayınlandı ve ben çok mutlu oldum. Birikmiş öykülerim vardı, bunları kitaplaştırmak istiyor fakat yol yordam bilmiyordum. Sonra Ankara'da küçük bir yayınevine başvurdum, o da şunu söyledi ‘Tamam basalım ama eğer parasını sen verirsen, bütün masrafını karşılarsan biz bu kitabı basarız.’ Ben bu şartları kabul ettim. Kitap çıktı, ben büyük heyecanlarla kitapçılara gidiyorum, kitabımı görmek istiyorum, yok, hiçbir yere koymamışlar. Sonuçta şunu anladım; bu kitap zaten kitapçılara gitmeyecek, elden satacaksınız. Bana verdikleri kitaplar elimde kaldı. Onlar ne yaptı bilmiyorum.”
Cemil beyin Pazar Güneşi(bu kitap daha sonra Can Yayınları tarafından basıldı) adını verdiği kitabının basımı sırasında yaşadıkları sürpriz değil. Zira tanınmamış ve kurumsal olmayan birçok yayıncı böyle çalışıyor. Yani yazarlar kendi kitaplarının finansörü oluyorlar. Örneğin yayınevi yazara diyor ki “kitabından 500 adet basarız ve bunların 200 tanesini şu fiyattan sana satarız, sende istersen bu kitapları kendi imkânlarınla satar paranı çıkarırsın.” Böylece yayınevinin kitap basımından zarar etmesi ihtimali düşüyor. Yayıncı kendine ayırdığı kitapların bir kısmını dağıtım imkânları dâhilinde kitapçılara gönderiyor. Bu iş bölümü yazarın da işine geliyor; matbaa ve bandrol ile uğraşması gerekmiyor. Edebi ürün veren çok sayıda yazar kitabını benzer yöntemle yayınladığı için çevremizdeki birçok yazar arkadaş aynı zamanda birer kitap satıcısı olarak karşımıza çıkabiliyor.
Konuya yalnızca öykü kitapları açısından bakalım: Düşünsenize Can Yayınları gibi yayınevi her ay kaç yerli yazarın kaç öykü kitabını yayınlayabilir ki? Bu sayı 15–20 olmayacağına göre Can Yayınlarına gönderilen çok sayıda öykü dosyası kitaplaşmadan iade edilir. Her şeye rağmen öykü kitabım olsun diyen yazarımız dosyasını alıp mali destek istemeyen ve dağıtım imkânları iyi olan nispeten daha küçük yayınevlerinin kapısını çalar. Bu boyuttaki yayınevleri henüz tanınmayan yazarların kitabını basıp risk almak istemeyeceği için yazarımız çareyi kendi kitabının finansörü olmakta bulur. Tabi gelişen teknoloji sayesinde kitap basım maliyetleri eskisi gibi uçuk değil ve az sayıda kitap basımı mümkün hale geldi. Yani az bir ücretle kitap sahibi olmak mümkün artık.
Bir de kitabının dizgisini, kapağını vs kendi hazırlayıp, Kültür Bakanlığından ISBN ve bandrolü kendisi alan yazar arkadaşlar var. Bu şekilde basılan kitaplarda dikkatimi en çok metnin sayfalara yerleşiminde yapılan acemilikler çekmektedir. Hal bu ki Can Yayınlarının, Yapı Kredi veya başka bir yayınevinin basılmış bir kaç kitabını sayfa düzeni açısından inceleseler o basit hataları yapmazlar.
Madem konu kitap satışı biraz teknik bilgi verelim. Söz konusu edilecek kitabın kapak fiyatının yani KDV dahil fiyatının 10 TL olduğunu varsayalım. Dağıtımcı bu kitabı yayıncıdan ortalama %35-40 indirimle 6-6.5 TL’ye alıp ortalama 6.50 veya 7 TL’ye kitapçıya verir. Bazı kitapçılar kâr marjları yüksek olduğu için iyi indirimler yaparlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder