17 Ağustos 2010 Salı

Sevgili Milena - Kafka(*)


Kitap Üstüne

Franz Kafka'nın anadili Almancaydı, Almanca yazardı yazılarını. Milerıa, Kafka'nın değerini daha o zaman anlamış, bunları Çekçeye çevirmeye başlamıştı. Tanışmaları bu yüzden oldu.

1920 yılında Kafka ciğerlerinden hastalanmış. Meran'da dinleniyordu. Milena Viyana'daydı. Birbirlerini görmeden mektuplaşmaya başladılar; dostça başlayan mektuplaşmalar kısa bir süre sonra tutkulu bir sevgiye döndü. Aslında bu sevgi yalnız mektuplarda kaldı. (Kierkegard ya da Werther'in sevgisi gibi.) Üç yıl sürdü mektuplaşmalar; iki ya da üç kez buluşabildiler. Kafka bir sürü iç çatışmaları, bunalmalar içindeydi. Her buluşmadan sonra büyük bir günah işlemiş sanır, suçlu görürdü kendini; tiksinir, üzülür gene de özlerdi.

Milena o sıralarda evliydi, Kafka da nişanlıydı. (Kafka bir kızla iki kez olmak üzere üç kez nişanlanmıştır.) Ama çok sonraları bambaşka bir 'kızla, Dora Dymant adında bir Yahudi kızıyla evlendi. Kafka'nın son günleri Milena gibi yalnız geçmedi: çok hastaydı, ama gözünün içine bakan karısı Dora vardı yanında, bir de arkadaşı Dr. Klopstock. Acıları dayanılmaz duruma gelince, doktorun kendisine verdiği sözü anımsatarak şu sözleri söylemişti Kafka: -Çektirme, öldür beni, öldürmezsen katil sayılırsın”

Milena soylu bir Çek ana babadan geliyordu. Yurdu için dövüşen büyükbabasını Almanlar kurşuna dizmişti. Kocasıyla mutlu değildi. Milerıa'rıın yakın bir arkadaşı olan ve bu mektupları yayınlayan Willy Haas söyle anlatıyordu Milena'yı. -Stendhal'ın eski İtalyan kroniklerinden alıp romanlarına aktardığı tiplere benzerdi.. Milena. Tutkuluydu, gözü pek, akıllı ve kararlarında çok soğukkanlıydı. Arkadaş olarak bulunmaz bir kadındı; yardımı seven, kendini yüzde yüz vermesini bilen, ama öylesine de almasını isteyen bir kadın! Tutkuları için her şeyi göze alır, düşüncesiz davranırdı. Varını yoğunu cömertçe harcamış bir insandı: Yaşamını, parasını, duygularını..

Bu mektupları Milena 1939 yılında W. Hass'a vermiştir. Hass'ın dediğine göre, tarihsiz mektupların bir düzene konulması çok zor olmuş. Ne yazık ki, Hass mektuplarda okunabilecek şekilde karalanmış satırları almamış kitaba, yaşayan kişiler üstüne yazılan bölümleri de çıkartmıştır. Arada bir iki mektubun eksik olduğunu da bir yere bağlanmayan, havada kalan tümcelerden anlıyoruz; bu eksik mektupları Milena vermemiş olacak. Ne yazık ki, Milena'nın Kafka'ya yazdığı mektuplar yok elimizde, ne olduğu bilinmiyor bu mektupların. Milena sonraları kocasından ayrılmıştı, -Hitler yıllarında- Yahudi dostu diye onu toplama kampına aldılar. 17 Mayıs 1944'te özgürlüğe kavuşamadan öldü.
Adalet CİMCOZ



Sevgili Bayan Milena;

Size Prag'dan, sonrada Meran'dan yazmıştım. Karşılık vermediniz. Gönderdiğim o pusulacıklara karşılık beklemem yersiz, biliyorum. Yazmadığınıza bakılırsa iyi olmalısınız; bizler çoğunlukla iyi olduğumuz zaman susarız, böyle ise sevinmem gerekir. Bir şeyden kuşkulanıyorum yalnız -onun için yazıyorum bugün sakın kırmış olmayayım sizi? (Ne kaba bir elim olmalı ki, isteklerime böyle aykırı davransın.) Ya da -daha kötüsü- «Bugünlerde biraz soluk alıyorum» demiştiniz. belki bu iyi günleriniz geçti, gene sıkıntılarınız başladı belki, kim bilir? Sizi kırmış olmam kuşku su yersiz, biliyorum, söyleyecek sözüm de yok bu konuda; ama rahatsızsanız, ne fena, öğüt de veremem -ben kim, öğüt vermek kim? - yalnız şunu sormak istiyorum: Neden biraz ayrılmıyorsunuz Viyana'dan? Başkaları gibi Yurtsuz değilsiniz ki! Bohemya'ya gidip dinlenemez misiniz? Ama belki 'bilmediğim nedenlerden ötürü Bohemya'ya gitmek istemezsiniz, öyleyse başka bir yere gidin ... Meran'a gelsenize. Hiç geldiniz mi buraya?

İki şey bekliyorum sizden: Ya sürecek sessizliğiniz, bu demektir ki: «Üzülme, iyiyim», ya da yazacaksınız bana.

Ne tuhaf... yüzünüzü bütün ayrıntılarıyla getiremiyorum da gözümün önüne, pastanede. masaların arasından geçip gidişinizi çok iyi anımsıyorum, Biçiminizi, giysinizi görür gibiyim.


Sevgili Bayan Milena;

Çevirilerle didiniyorsunuz o sıkıntılı Viyana dünyasının içinde. Bir bakıma utanç, bir bakıma da mutluluk veriyor bu bana. Bu arada Wolff'dan mektup. almış olmanız gerekir, yazacağım çok önceleri bildirmişti bana. Bir katalogda adı geçen “Öldüren” öyküsü benim değil, bir yanlışlık olacak; ama en iyi öyküm olduğuna bakılırsa, belki de doğrudur, bilmiyorum.

Son mektubunuzla ondan bir öncekinden anladığıma göre üzüntüleriniz. sıkıntılarınız geçmiş, kocanızınkiler de öyle olmalı, ikiniz için de bunu ne denli dilerim bilseniz. Bir pazar öğleden sonrası geliyor usuma, yıllar önceydi, rıhtımda miskin miskin bir aşağı bir yukarı geziniyordum, kocanıza rastladım. Karşılaşmış olmaktan ikimiz de sevinçli değildik. Değişik anlamlarda da olsa, ikimiz de «kafa şişirmede usta» sayılırdık. Birlikte yürüdük mü bilmiyorum, belki yalnız selamlaştık; önemli değil zaten. Çok eski, geçmiş, bir an bu, yenilenmemeli, gömülü kalmalı. Eviniz güzel mi?

* Sevgili Milena kitabını 1982 yılında Mersinde iken almışım. Zamanında bu kitaptaki mektupların bazılarını okumuştum. Belki bazılarını birden fazla kez, bazılarını ise hiç okumamışımdır. Bu yazıda kitabın çevirmeni Adalet Cimcoz'un sunuş yazısını ve Kafka'nın Milena'ya yazmış olduğu 2 kısa mektubu bulacaksınız.

Hiç yorum yok: