Yazko Edebiyat Dergisinin ilk sayısı 80 sayfa iken 2. sayı 96 sayfadır. İlk sayı ile ikinci sayı arasındaki bir formalık fazlalık derginin ilgi görmesinden dolayıdır. Derginin 3. sayısından itibaren sayfa sayısı birden 160’a çıkarıldı. Başka bir deyişle Yazko Edebiyat ürün bakımından son derece zengin bir dergidir. Buradaki amacımız o günlerin edebiyat ortamını size sunmaktır. Yoksa derginin içeriğini bire bir buraya aktarmak değildir yapmak istediğimiz. Aralık 1980’de yayınlanan 2. sayıda Can Yücel, Şükran Kurdakul, Hilmi Yavuz ve Tekin Sönmez’in şiirleri var. Bu şiirlerin bazılarını dergide alıp buraya aktardık.
CAN YÜCEL
BiR KOVA SU DA BENDEN
uçuk mavi bir çadırdı sonbaharın göğü
Söküldü garibim, rahmetlere dürüldü
Ayakları sallanıyor yaylının kıyısından
Giderken ama, giderayak
Zül değil, kardeşim, bir zil, bi zil !
Çingene pembeleriyle yapraklar ağlıyor ardından
Kaptım kovayı ben de, koştum çeşmeve
Görüşürüz diye bidahaki seneye
TARİHLİ BAĞBOZUMU
Ayaklarıyla ezip fıçıya mı bastılar seni
Nefti kasnaklı bir fıçıya,
Aldırma, kara üzüm!
Sen, o Kırmızı Şarabına doğru
içten içe
Harıl harıl
Calışmana bak, iki gözüm!
KARARI KARAR
Paşabahçe'de oturuyordu kendisi
Rakı Fabrikası'nın ta şakağında
Öyle sulandırıyorlar ki ağbey dedi bu zıkkımı
Çakırkeyf bilem olamıyor Çakır'ın kör kedisi
Bir tek fare yeter alimallah bir tek fare
Dağıtmak için şu sizin meclisi
sonum olsun, vallaha da billaha da, bu son
İcersem bidaha bu rengi bozuk anasonsuzunuzu!
ŞÜKRAN KURDAKUL
OZAN
Titreyen gölgeler gibi duvarda
Yalnızlığın kuşları kanat çırparken
Geceler nereye uzar
Acılar nerede birikir
Ağıt mı yakılır.
Türkü mü söylenir
Bir ben duyarrm bu diyarda.
Hangi tren geçse, hangi tren
Güneye mi gider, doğudan mı gelir
Kış günleri uzak istasyonlarda
Unutulmuş resimler gibi dargın
Bakarlar eskimiş pencerelerden
Gözlerinde biriken sitemi
Bir ben görürüm bu diyarda.
BENDiM
Dalgalanmış deniz bendim kendi içimde
Sonra yorgun düşmüş denizlere dönüşen
Ormandım,
Ağaçlarım düş ağaçlarından sıktı.
Tan yeriydim,
Göğsüm bağrım payını aldı güneşten
Yanım yörem aydınlığa çıktı.
Gece de bendim
Uzak uzak yıldızları getiren
Su da bendim tarlanızda
Elinizin altında kitaptım
Pencereydim odanızda
Kurşun geçmez dizeler çiçeği
Özgürlüğüm benim
Canımın saksılarında büvüdü
Ayıplam gömülen çağınızda.