12 Ekim 2019 Cumartesi

Yaratıcı Yazarlık Atölyesinde Yazarlık Öğrenilir mi?


Yemek yapmaya yatkınsanız, bazı yemeklerin yanınızda yapılması öğrenmeniz için yeterli olabilir. Örneğin Antep ve Urfa’da yazın çok yenilen Patlıcan Kebabını öğrenmek son derece kolaydır.
Bir kez izleyip yapana yardım edildikten sonra yapılabilinen kolay yemekler olduğu gibi el alışkanlığı ve becerisi gerektiren görece zor yemekler de vardır.
Örneğin içli köfteyi bir kez izleyip ertesi gün herkesin beğeneceği estetik görünümde ve lezzette içli köfteler yapmak zordur. Nasıl yapıldığını bildiğiniz içli köfteyi 2. veya 3. denemede kabul edilebilir görüntü ve lezzette yapabilmeniz başarı sayılabilir.
Yazarlık, hele hele yaratıcı yazarlık, çırakların ustasından en az şey öğrendiği uğraşlardan birisidir. Bu nedenle bu soruyu en başında sorup cevaplar aramak gerekmektedir.
Bizce;
  • Yazarak ifade edilecek duygu ve düşünceleriniz varsa,
  • Yazarak anlatmaya seviyorsanız,
  • Yazarak anlatmayı yatkınsanız yaratıcı yazarlık için gerekli olan en önemli şartlara sahipsiniz demektir.
Bu 3 durumu örnekleyelim isterseniz; varsayalım ki en az birkaç ay süren yoğun bir aşk yaşadınız. Bu aşk sizi hem bulutların üzerinde yüzmenize neden oldu hem de intiharı düşündürecek derece sizi üzdü. Dışa dönük biriyseniz bu aşkı ve aşık olduğunuz kişiyle yaşadıklarınızı rastladığınız her tanıdığa anlatırsınız. Bu aşkla ilgili olarak yaşadıklarınızı tanıdıklara anlatmayı tercih etmeyip kendinize saklıyorsanız, muhtemelen bu aşkı yazma ihtiyacını duyarsınız.
Kendinize sakladığınız için sizi rahatsız eden duygu ve düşüncelerin varlığı bunları iyi bir şekilde yazıya dökmek için yeterli şart değildir. Bir de yazarak anlatmayı sevmeniz gerekir. Çünkü yazarak anlatmak disiplin gerektirir, uygun kelimeleri bulup dilin kurallarına göre cümle kurmak gerekecektir.
Bu nedenledir ki yazmayı sevmeyen bazı ünlü kişiler biyografilerini başkalarına yazdırırlar. Kendileri anlatır yazma becerisi olan bir başkası anlattıklarını kaleme alır.
Yazarak anlatılmaya uygun duygu ve düşünceleriz var, yazarak anlatmayı seviyorsunuz, yani saatlerce masada oturup aynı konuyla uğraşacak kadar sabırlısınız.
Acaba yazarak anlatmaya yatkın mısınız, dilinize hakim misiniz? Bir pazarcı kısıtlı sayıda kelime ile mesleğini icra edebilirken, bir öğretmen veya turizm rehberinin kelime hazinesinin zengin olması şarttır. Konu yaratıcı yazarlık olduğunda ise şartlar iyice değişir. Okuma alışkanlığınız yoksa, daha önce usta yazarların elinden çıkma üç beş romanı bile okumadıysanız yazarlığa hazır olduğunuz söylenemez.
Bizce Yaratıcı Yazarlık Atölyelerinin işlevi tam bu sırada devreye girer: Yazacak duygu ve düşünceleriniz, anlatacak hikayeleriniz var ve yazarak anlatmayı seviyorsunuz. Yani yazabilmek için gereken donanıma sahipsiniz. Başka bir deyişle helva yapmak için gereken her şey var.
Tam bu noktada bir süre önce bir arkadaşımla kurduğum bir diyalogdan söz edeceğim. Okumayla arası oldukça iyi olan ve konuşurken cümleleri gayet düzgün arkadaşım bir sayfalık deneme yazısı kaleme almıştı. Bu deneme olmuş mu diye bakmam için bana vermişti.

Denemesine göz gezdirdikten sonra şöyle bir değerlendirme yapmıştım:  Hiç olmamış. Çok sayıda kişi tam da bu durumda. Sanat değeri olan kaliteli filmleri seyrediyorlar, tiyatroya gidiyorlar, gazete okuyorlar, şiirle araları fena değil. Bütün bunlara rağmen yazarken dökülüyorlar.

Bir diğer grup ise bizce şu tarife uyuyor: Okuma alışkanlıkları olmasına rağmen ya yazmaya cesaret edemiyor ya da yazdıklarını beğenmeyip gün ışığına çıkarmıyorlar.
Özetlersek;
  • *İster yaratıcı yazarlık ister teknik konularda yazarlık olsun, yazar adayının okumayı sevmesi şarttır. Okumaktan hoşlanmayanların yazarken zorlanacakları kesin gibidir. Tabii ki okumayla arası iyi olmamasına rağmen beğenilen roman, öykü ve şiir yazanlar yok değildir.
  • Atölye çalışmalarımız dahilinde, katılımcıların yazdıklarından başka usta yazarların kaleminden çıkan birkaç öyküyü okuyup üzerinde konuşulacağı için okuma isteğinin canlanmasına katkı verilmiş olunacaktır.
  • Atölye ortamında ortak konumuz ve ilgi alanımız yaratıcı yazarlık olduğundan ister istemez okuma ve yazma isteği canlanacaktır.
  • Henüz yolun başında olanların en büyük sıkıntısı, yazdıklarının nasıl olduğu konusunda objektif bir gözle değerlendirecek birisini bulmaktır. Atölye, tabiatıyla objektif değerlendirme en uygun ortamdır.