12 Ekim 2019 Cumartesi

Atölye Çalışmalarının İşleyişi (*)


Bundan 2 yıl öncesine kadar herhangi bir yerde Yaratıcı Yazarlık Atölyesi denildiği zaman aklıma Uğur Mumcu Vakfı’nın Ankara’da açmış olduğu kurslar geliyordu. Bu kurslar başlangıçta Uğur Mumcu’nun misyonunu sürdürecek araştırmacı gazetecilerin yetiştirilmesi amaçlıydı. Sonradan araştırmacı gazetecilik kurslarına Yaratıcı Yazarlık kursları da dahil edildiğini biliyordum. Devamla, yazar Murat Gülsoy’un “Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık” adında bir kitabının olduğunu ve İstanbul’da birkaç yıldır yaratıcı yazarlık atölyeleri açtığını öğrenmiştim.


Bu kitabı merak etmekle birlikte hemen edinip okumamıştım. O günlerde kitapçıda Murat Gülsoy’un bu kitabı gözüme çarpsaydı hemen edinir en azından kitabın içeriği hakkında bilgi sahibi olacak kadar okurdum. Murat Beyin kitabından haberdar olduktan sonra dergi, gazete ve sitelerdeki yaratıcı yazarlık konulu haberler dikkatimi çekmeye başlamıştı. Derken 2012 yılı başında Tüyap’ın Adana’daki kitap fuarında Aydın Şimşek’in “Yaratıcı Yazarlık ve Deneysel Düşünme” adlı kitabını edinip hemen göz gezdirdim. Kitaptaki konular yabancısı olduğum konular değildi. Zira yıllar önce Emin Özdemir ve Adnan Binyazar’ın, Yaratıcı Yazarlık kitapları ile benzer konuları işledikleri kitaplarını okumuştum.

Çok geçmeden yaratıcı yazarlıkla ilgili mevcut kitapları toplamaya başladım. Kitapları toplayıp konu üzerinde düşünmeye başladıkça Adana’da yaratıcı yazarlık atölyesi açma fikri gelip gitmeye başladı. Tabi bu fikrimi uzun süre kimseye açmadım. Çünkü öncelikle yaratıcı yazarlık atölyesi açma fikrine alışmam, bu fikrin nazarımda anlık parlak bir fikir olup olmadığını görmem gerekiyordu. Derken Adana’da yaratıcı yazarlık atölyesi açma fikrim karara dönüşünce araştırmaları derinleştirip Ankara ve İstanbul’daki mevcut yaratıcı yazarlık atölyeleri hakkında bilgi toplamaya başladık.
İlk tespitimiz şuydu; yaratıcı yazarlık atölyelerinde daha çok öykü üzerinde durulmakta, çalışma saatlerinin büyük bir kısmında ünlü yazarların öyküleri okunup, üzerinde konuşulmaktadır. Bu değerlendirmemizi dergi ve internet sitelerine yansıyan bilgiler bağlamında yaptık.
Belki en güvenli yol Ankara ve İstanbul’da birkaç yıldır faaliyetteki atölyelerdeki çalışmaları örnek alıp öyle yola çıkmaktı. Ankara-İstanbul’daki atölyelerde yapılan çalışmalara eklemek istediklerimiz olduğu için oturup kendi programımızı hazırladık. Tabi bu program statik bir program olmayacaktı, araştırmalar sürecekti, eksiklikleri tespit edildikçe zaman yitirilmeden program revize edilecekti.
Diğer atölyelerde yapıldığı gibi bizim atölyedeki çalışmalarda hem ünlü yazarların hem de katılımcıların öyküleri okunup çözümlenmeye çalışılacak. Ek olarak nelerden söz edip neler üzerinde çalışacaksınız sorusuna maddeler halinde cevap vereceğiz:
- Sıklıkla yapılan yazım hatalarından, yanlış yazılan sözcüklerden söz edeceğiz. Atölye çalışmasını dilbilgisi dersine çevirmeden sıklıkla yapılan yanlışlardan söz edeceğiz.
- Çok sayıda usta yazarın, henüz yolun başında olanlar için kaleme aldıkları önerileri üzerinde konuşup katılımcıların ufkunun açılmasına destek olacağız. Her hafta ünlü bir yazarın yazarlıkla ilgili önerilerini tartışmaya açacağız.
- Atölye çalışmamız sırasında bir romandan yola çıkılarak çekilen bir kaç filmi izleyip üzerinde konuşacağız. Çünkü yazarlığı meslek edinmek isteyenlerin sinemadan öğrenecekleri çok şey vardır. Örneğin bir süre önce izlediğim Moonrise Kingdom filmi, izci bir oğlanın kamptan ve küçük bir kızın evden kaçması ile başlıyor. Kız ve oğlan kaçıp daha önce kararlaştırdıkları yere varıp birbirlerini gördüklerinde yönetmen hemen perdeye “1 yıl önce” yazıp izci oğlan ile yaşıtı genç kızın nasıl tanıştıklarını, kaçma planını nasıl yaptıklarını birkaç dakika boyunca anlatıyordu. Böylece anlatılmak istenen hikaye hem uzamamış oluyor hem de filmde anlatılmak istenenlere fazla katkısı olmayan ayrıntılara izleyiciler takılıp kalmıyordu.
- Diğer yaratıcı yazarlık atölyelerinden en önemli farkımız, atölye çalışmalarında kendimizi yaratıcı yazarlıkla sınırlamayacak olmamızdır. Örneğin söyleşilerin nasıl yapıldığının üzerinde duracağız, gazete haberlerinin nasıl yazıldığıyla ilgileneceğiz, magazin haberlerini mercek altına alacağız, spor basının dili üzerine konuşacağız, 
- Daha ilk günden her katılımcı için birer blog açıp katılımcıların atölye süresince birbirini okumalarını sağlayacağız. Başka bir deyişle birlikte çalışma ve tartışmayı haftanın bir gününde yapılan 3 saatlik atölye ile sınırlamayacağız.
Bu atölye çalışmalarının eğitim ve öğretim yanı olsa bile asıl üzerinde durmak istediğimiz katılımcıların yaratıcılığını ortaya çıkarmak, yazarlık damarına işlerlik kazandırmaktır. Düşünsenize, 3 ay boyunca 10 kişi sırf yazarlık becerilerini ortaya çıkarmak için toplanıyor, birlikte çalışıyor, yazdıklarını birbirine okuyor. Örneğin katılımcı bir arkadaş öykü veya makale yazdığında çoğaltıp bütün katılımcıların okuyup değerlendirmesini sağlayacağız. Böylece hem metni yazan arkadaşa, metni hakkında birden fazla görüş sunulmuş olacak hem de yazınsal metinleri değerlendirip üzerinde konuşma becerimizi geliştirmiş olacağız.
Ülkemizde “Yaratıcı Yazarlık” kavramı roman ve öykü yazmayla ilgili çalışmaların ortak adı olarak kabul görmektedir. 10 hafta boyunca 30 saatlik çalışmamız süresince bu kavrama bütünüyle bağlı kalmayıp zaman zaman yaratıcı yazarlık olarak görünmeyen yazı türleriyle de ilgileneceğiz.

* Bu metin 2013 yılında yazıldı.