Bundan 2 yıl öncesine
kadar herhangi bir yerde Yaratıcı Yazarlık Atölyesi denildiği zaman aklıma Uğur
Mumcu Vakfı’nın Ankara’da açmış olduğu kurslar geliyordu. Bu kurslar başlangıçta
Uğur Mumcu’nun misyonunu sürdürecek araştırmacı gazetecilerin yetiştirilmesi
amaçlıydı. Sonradan araştırmacı gazetecilik kurslarına Yaratıcı Yazarlık
kursları da dahil edildiğini biliyordum. Devamla, yazar Murat Gülsoy’un “Büyübozumu:
Yaratıcı Yazarlık” adında bir kitabının olduğunu ve İstanbul’da birkaç yıldır
yaratıcı yazarlık atölyeleri açtığını öğrenmiştim.
Bu kitabı merak etmekle birlikte hemen edinip okumamıştım. O günlerde kitapçıda Murat Gülsoy’un bu kitabı gözüme çarpsaydı hemen edinir en azından kitabın içeriği hakkında bilgi sahibi olacak kadar okurdum. Murat Beyin kitabından haberdar olduktan sonra dergi, gazete ve sitelerdeki yaratıcı yazarlık konulu haberler dikkatimi çekmeye başlamıştı. Derken 2012 yılı başında Tüyap’ın Adana’daki kitap fuarında Aydın Şimşek’in “Yaratıcı Yazarlık ve Deneysel Düşünme” adlı kitabını edinip hemen göz gezdirdim. Kitaptaki konular yabancısı olduğum konular değildi. Zira yıllar önce Emin Özdemir ve Adnan Binyazar’ın, Yaratıcı Yazarlık kitapları ile benzer konuları işledikleri kitaplarını okumuştum.
Çok geçmeden yaratıcı
yazarlıkla ilgili mevcut kitapları toplamaya başladım. Kitapları toplayıp konu
üzerinde düşünmeye başladıkça Adana’da yaratıcı yazarlık atölyesi açma fikri gelip
gitmeye başladı. Tabi bu fikrimi uzun süre kimseye açmadım. Çünkü öncelikle
yaratıcı yazarlık atölyesi açma fikrine alışmam, bu fikrin nazarımda anlık
parlak bir fikir olup olmadığını görmem gerekiyordu. Derken Adana’da yaratıcı
yazarlık atölyesi açma fikrim karara dönüşünce araştırmaları derinleştirip
Ankara ve İstanbul’daki mevcut yaratıcı yazarlık atölyeleri hakkında bilgi toplamaya
başladık.
İlk tespitimiz şuydu;
yaratıcı yazarlık atölyelerinde daha çok öykü üzerinde durulmakta, çalışma
saatlerinin büyük bir kısmında ünlü yazarların öyküleri okunup, üzerinde
konuşulmaktadır. Bu değerlendirmemizi dergi ve internet sitelerine yansıyan
bilgiler bağlamında yaptık.
Belki en güvenli yol
Ankara ve İstanbul’da birkaç yıldır faaliyetteki atölyelerdeki çalışmaları
örnek alıp öyle yola çıkmaktı. Ankara-İstanbul’daki atölyelerde yapılan
çalışmalara eklemek istediklerimiz olduğu için oturup kendi programımızı hazırladık.
Tabi bu program statik bir program olmayacaktı, araştırmalar sürecekti,
eksiklikleri tespit edildikçe zaman yitirilmeden program revize edilecekti.
Diğer atölyelerde yapıldığı
gibi bizim atölyedeki çalışmalarda hem ünlü yazarların hem de katılımcıların
öyküleri okunup çözümlenmeye çalışılacak. Ek olarak nelerden söz edip neler
üzerinde çalışacaksınız sorusuna maddeler halinde cevap vereceğiz:
- Sıklıkla yapılan yazım hatalarından,
yanlış yazılan sözcüklerden söz edeceğiz. Atölye çalışmasını dilbilgisi dersine
çevirmeden sıklıkla yapılan yanlışlardan söz edeceğiz.
- Çok sayıda usta yazarın,
henüz yolun başında olanlar için kaleme aldıkları önerileri üzerinde konuşup katılımcıların
ufkunun açılmasına destek olacağız. Her hafta ünlü bir yazarın yazarlıkla
ilgili önerilerini tartışmaya açacağız.
- Atölye çalışmamız
sırasında bir romandan yola çıkılarak çekilen bir kaç filmi izleyip üzerinde
konuşacağız. Çünkü yazarlığı meslek edinmek isteyenlerin sinemadan
öğrenecekleri çok şey vardır. Örneğin bir süre önce izlediğim Moonrise Kingdom
filmi, izci bir oğlanın kamptan ve küçük bir kızın evden kaçması ile başlıyor.
Kız ve oğlan kaçıp daha önce kararlaştırdıkları yere varıp birbirlerini
gördüklerinde yönetmen hemen perdeye “1 yıl önce” yazıp izci oğlan ile yaşıtı
genç kızın nasıl tanıştıklarını, kaçma planını nasıl yaptıklarını birkaç dakika
boyunca anlatıyordu. Böylece anlatılmak istenen hikaye hem uzamamış oluyor hem
de filmde anlatılmak istenenlere fazla katkısı olmayan ayrıntılara izleyiciler
takılıp kalmıyordu.
- Diğer yaratıcı yazarlık
atölyelerinden en önemli farkımız, atölye çalışmalarında kendimizi yaratıcı
yazarlıkla sınırlamayacak olmamızdır. Örneğin söyleşilerin nasıl yapıldığının
üzerinde duracağız, gazete haberlerinin nasıl yazıldığıyla ilgileneceğiz,
magazin haberlerini mercek altına alacağız, spor basının dili üzerine
konuşacağız,
- Daha ilk günden her
katılımcı için birer blog açıp katılımcıların atölye süresince birbirini
okumalarını sağlayacağız. Başka bir deyişle birlikte çalışma ve tartışmayı
haftanın bir gününde yapılan 3 saatlik atölye ile sınırlamayacağız.
Bu atölye çalışmalarının
eğitim ve öğretim yanı olsa bile asıl üzerinde durmak istediğimiz katılımcıların
yaratıcılığını ortaya çıkarmak, yazarlık damarına işlerlik kazandırmaktır.
Düşünsenize, 3 ay boyunca 10 kişi sırf yazarlık becerilerini ortaya çıkarmak
için toplanıyor, birlikte çalışıyor, yazdıklarını birbirine okuyor. Örneğin
katılımcı bir arkadaş öykü veya makale yazdığında çoğaltıp bütün katılımcıların
okuyup değerlendirmesini sağlayacağız. Böylece hem metni yazan arkadaşa, metni
hakkında birden fazla görüş sunulmuş olacak hem de yazınsal metinleri
değerlendirip üzerinde konuşma becerimizi geliştirmiş olacağız.
Ülkemizde “Yaratıcı
Yazarlık” kavramı roman ve öykü yazmayla ilgili çalışmaların ortak adı olarak
kabul görmektedir. 10 hafta boyunca 30 saatlik çalışmamız süresince bu kavrama
bütünüyle bağlı kalmayıp zaman zaman yaratıcı yazarlık olarak görünmeyen yazı
türleriyle de ilgileneceğiz.
* Bu metin 2013 yılında
yazıldı.