Önceden duyurduğumuz gibi 12
Ekim Cuma akşamı 11 arkadaş bir araya gelip Tokyo Sonata filmini izledik. Önce
filmin özetini verelim:“Tokyo Sonatı, günümüz Japonyasında sıradan bir ailesinin portresidir.
Baba işini kaybetmiştir ve bu gerçeği ailesinden saklamaktadır; en büyük oğul
üniversitede okumaktadır ve eve pek az uğramaktadır; küçük oğul ebeveynlerinin
haberi olmaksızın piyano dersleri almaktadır ve zihninin derinliklerinde
rolünün aileyi bir arada tutmak olduğunu bilen anne, rolünü yerine getirmek
için gerekli olan iradeyi bulamamaktadır. Dışarıdan bakıldığında her şey normal
ve sağlıklıdır, fakat ailenin içinde bir şekilde öngörülemez bir uçurum
açılmıştır ve bu uçurum sessizce ve hızlıca genişleyecek ve aileyi
parçalayacaktır.”
Tokyo
Sonata, 2008 yılında Türkiye’de belli başlı festivallerde gösterilip beğenilmiş
ve Japon sinema eleştirmenleri tarafından 2008 yılının en başarılı Japon filmi
ilan edilmiş. Bu nedenle Tokyo Sonata filminin arkadaşlarca sevileceğinden emin
bir şekilde izlemeye başladık. Filmin özetinden fark edilmiş olunacağı üzere
filmde mercek altına alınan ailede 4 kişi var. Kadın ev hanımlığı yaparken, 2
oğuldan büyük olanı üniversitede okumaktadır. Baba ise orta boy bir şirkette
müdürlük yapmaktadır. Babanın maaşı ile aile geçinip gitmektedir. Filmin
adındaki Sonata ile, filme
konu edilen ailenin küçük çocuğunun müziğe ilgisinin işaret edildiğini sanmaktayız. Diğer yandan, ailede 4 bireyin olması ve sonatın üç ya da dört bölümden oluşan opera eserlerine verilen isim
olması film adında Sonata’nın kullanılma nedenidir belki.
Filmin hemen başında evin
kadını ev işleri yaparken şiddetli bir yağmur yağmaya başlar. Bu sırada balkon
kapısı açıktır. Her ne kadar filmin konusunu daha önceden biliyor olsam bile bu
sahneyi ilk izlediğimde yönetmenin, aile için bir fırtınanın geldiğini işaret
etmek istediğini düşündüm. Bu sırada dikkatimi çeken önemli nokta, kadının içeri
yağmur damlaları girmesine rağmen daha önce refleks olarak kapattığı balkon kapısını tekrar açıp şiddetli şekilde yağan yağmuru izlemesiydi. Kadının kapıyı açıp
fırtınayı izlemesini ilk gördüğümde, bunun eve kapanmışlık hissinin kendini
dayatması veya anne rolünde sıkışmış olmanın sonuçlarıdır diye düşünmüştüm.
Yine filmin başında ailenin
babası işini kaybediyor. Yönetmen, baba Ryuhei Sasaki’nin işini neden
kaybettiğini tam olarak bize anlatmıyor. Sadece Çin’in ucuz işgücü imkanları ima
edilir. Aslında babanın neden işten atıldığının önemi yoktur. Zira Japonya gibi
görece gelişmiş çok sayıda ülkede her ekonomik krizde çok sayıda kişi işini
baybetmekte, hergün binlerce işsiz iş bulma kurumlarının kapılarını
çalmaktadır.
İkinci Dünya savaşı sonrası
sanayileşen Japon toplumunda aile yapısı değişime uğramış ve büyükbabalı, büyükanneli kalabalık aileler yerini ortalama 2 çocuklu ailelere bırakmaya
başlamıştır. Bu nedenle filmdeki ailede sadece 4 birey vardır. 12 Ekim
akşamı için izleyeceğimiz filmin Tokyo Sonata olacağını duyurmadan önce akıl
etseydim Yasujirô Ozu’nun "Tokyo
Strory" filmini izlemeyi önerirdim. Çünkü Tokyo Story’de sanayi öncesi Japon
aile yapısının çözülüşü anlatılıyormuş. Yani Tokyo Sonata filmi bir bakıma
Tokyo Story filminin devamı gibi.
Ailenin babası işini aniden
kaybedince neye uğradığına şaşırır. Şaşkın bir halde önce bir parka oturur.
Parkta oturan 2 kişi kendi aralarında konuşup işsizlikten ve iş bulma kurumundan söz edince, filmimizin kahramanı masasından
topladığı kişisel eşyaları ile birlikte iş bulma kurumunun kapısına dayanıyor. Geç
kaldığını anlayınca geri dönüyor.
Filmdeki adıyla baba Sasaki işten
atıldığını eşinden ve çocuklarından gizlemeye sanırım parkta oturup durum
değerlendirmesi yaparken karar veriyor. Bu nedenledir ki eve gitme vakti yaklaştığında
masasından topladığı kişisel eşyalarını çöpe atıp eve öyle dönüyor. Ancak eve normal
kapı yerine şaşkın bir halde gizlice üst katın balkon kapısından girmeyi deniyor.
İşini kaybeden baba gündüz parklarda zaman harcarken kendisi gibi işini kaybetmiş ve bunu ailesinden gizleyen bir arkadaşına rastlar. Arkadaşı kendisini önemli göstermek için elinde dosyalarla dolaşmakta, telefonunu ayarlayıp yarım saatte bir etrafa arandığı izlenimini vermektedir. İkisi de öğlen bedava dağıtılan yemekten yiyerek işsiz olduklarını ikrar ederler birbirlerine. Japonya’da öğlenleri bedava yemek dağıtılıyor olması
dikkatimi çekti. Bizde sadece ramazanda iftar saati yemek dağıtılırken Japonyada
öğlenleri herkes gidip bedava yemek yiyebiliniyormuş.
Filmi izlerken aklıma sürekli şu soru takıldı:Eğer
filmde mercek altına alınan aile, geleneksel bir Japon ailesi olsaydı, yani evde
büyükbaba büyükanne, kardeşler olsaydı, aile reisinin işsiz duruma düşmesi bu
kadar yıkıcı olabilir miydi?
Kısaca
değerlendirmek gerekirse, Tokyo Sonata filminde yalın bir şekilde
gelecekten pek umutlu olmayan günümüz Japon toplumunun psikolojisi anlatılmış.
İlk fırsatta izlemenizi öneriyoruz.