dağların rengini yitirip
kuşlarının gittiği mevsimde
hep hüzünlü bir şarkı mırıldanır kent
tıpkı -
bilmediğin yerlere aldığın biletin
seni
taşra telaşlı otobüs garına bırakmasıyla
şaşkın bir sevinci yaşatması gibi
şaşkın bir sevinci yaşatması gibi
avunulacak bir şeyler kalmıştır yine de
yenilenecek ve saklanacak
ve bitmemişliğin mağrur duruşu değil midir
satılmamış simitlerin başındaki çocuk
kepenklerini çekmiş sokak
satılmamış simitlerin başındaki çocuk
kepenklerini çekmiş sokak
ve patlamış mısırların
sinema afişlerine sinmiş kokusu
sen ki
karların kentinde
kavganı ve sevdanı nadasa bırakıp
güneşe sırtını veren çocuksun
de gel karların kentinde
kavganı ve sevdanı nadasa bırakıp
güneşe sırtını veren çocuksun
otur yanıma
bana çürümüşlüğün rengini korkunun yoz yüzünü anlat
yolumuz uzak aşkların yoluna
upuzun bir özgürlük gibi düşsün
güleç bir aydınlık gibi
umarsız kalsan bile üzülme
bir yerlerde bir şiir bekler bizi
ve sen
bir kar yosununda seviştiğimizi bilirsin