Bir süre önce arşivimdeki eski filmleri izlemeye karar verdim. İlk olarak Charlie Chaplin’in 1921 tarihli ve sessiz The Kid(Yumurcak) filmini izlemiştim. Geçen hafta sonu izlemek üzere film seçimi yaparken tercihimi 1927 yılında çekilmiş “Sunrise: A Song of Two Humans” filminden yana yaptım. Hem de arşivimde 1924, 1925 ve 1926 tarihli klasik filmler varken. F.W. Murnau tarafından yönetilen bu filmde(orijinal adı "Die Reise nach Tilsit") George O'Brien, Janet Gaynor ve Margaret Livingston başrolleri paylaşmış.
Bu filmden önce Nosferatu ve Der letzte Mann gibi beğenilen filmleri çekmiş Alman yönetmen F.W. Murnau bu filmi ile 1928 yılında en iyi görüntü Oscar'ını kazanmış, bir dönemin ünlü yıldızı Janet Gaynor da filmdeki yorumuyla en iyi kadın oyuncu Oscar'ına değer görülmüş. Filmin özeti şöyle:
“Taşrada tatil yapan kentli bir kadın, tatil yöresinde genç ve evli bir çiftçiyle ilişki kurar ve adamı karısını öldürüp onunla birlikte büyük şehre taşınmaya ikna eder. Adam, karısıyla beraber şehre giderken binecekleri teknede bir 'kaza' planlar, kendini boğulmaktan kurtarmak için de teknede bir demet saz saklar. Ancak planın sonunu getirmeye vicdanı elvermez ve kürek çekerek karısını kıyıya çıkarır. Adam ve karısı büyük bir keder içinde, tramvaya binip şehre giderler. Bu sırada barışıp yakınlaşırlar. Gözyaşlarıyla dolu barışmaları, düğün yapılan bir kilisede tamamlanır. Birbirlerine yeniden âşık olmuş bir halde, önce bir fotoğrafçıya, sonra da bir berbere uğrarlar. Adam berberdeki manikürcünün ona kur yapmasını görmezden gelir, karısını da çapkın bir hayranın ilgisinden korur. Devasa bir lunaparka gidip eğlendikten sonra, küçük tekneleriyle eve dönerler. Ancak eve dönerken bir fırtına çıkar…”
Görüldüğü üzere filmin konusu oldukça basit. Filmin çekildiği dönem göz önüne alındığında karşımızda sinema meraklılarının mutlaka izlemesi gereken bir film olarak değerlendirilmeyi hak ediyor. 94 dakikalık bu filmi izlerken en çok filmin temposundan şikâyet ettim. Çünkü birçok yerde gereksiz uzatmalar var. Buna rağmen bu filmi bulursanız izleyin derim.
Bu film dolayısıyla günümüz için kısa bir yorum: Bu filmde adam karısı ile gezip eğlenince, dışarıda yemek yiyince ona aşık olmaya başladı. Dolayısıyla bir erkek bir bayana onunla yapabilecekleri bağlamında aşık olur. Yani erkek, bayan arkadaşı ile birlikte kalabalık bir yerde pazar kahvaltısına gitmeye hevesli değilse veya şartlar elvermiyorsa, onunla sinemaya film izlemeye onun elini tutmayı düşünerek gitmiyorsa, onunla tatil planları yapmıyorsa vs ona aşık olma ihtimali düşüktür.
Bu film dolayısıyla günümüz için kısa bir yorum: Bu filmde adam karısı ile gezip eğlenince, dışarıda yemek yiyince ona aşık olmaya başladı. Dolayısıyla bir erkek bir bayana onunla yapabilecekleri bağlamında aşık olur. Yani erkek, bayan arkadaşı ile birlikte kalabalık bir yerde pazar kahvaltısına gitmeye hevesli değilse veya şartlar elvermiyorsa, onunla sinemaya film izlemeye onun elini tutmayı düşünerek gitmiyorsa, onunla tatil planları yapmıyorsa vs ona aşık olma ihtimali düşüktür.