Aşağıda verilen metni
Semih Gümüş’ün Öykünün Bahçesi kitabından aldım. Semih bey roman ile öykü
arasındaki farkları anlatırken roman karakterlerinin yazarın denetiminden
çıkabileceğini söylüyor. Bu görüşünü temellendirmek için Marquez’den alıntı
yapıyor. Marquez’den alıntı yapmadan 2 cümle kuruyor.
“Kişilik ve yaşayışları
istediğim gibi olmadığı anlamında, üç tanesi bütünü ile kontrolümden
çıktı. Aureliano Jose, halası Amaranta'ya, şaşkın
bakışlarım arasında, korkunç bir aşkla bağlandı. Jose Arcadio
Segundo hiçbir zaman istediğim gibi bir muz işçileri sendika
lideri olamadı, ve Jose Arcadio(papaz çırağı) romanda yersizce, çökmüş bir tür
Adonis'e döndü."
Bu alıntıdan sonra Semih
bey kitabına şu paragrafı ekliyor. “Marquez'in düştüğü
durumda bir yanlışlık yok elbette. Roman, yazarının avucunun içinde değildir
demek ki; her an kayabilir, bazen istenmeyen sonuçlara da sürüklenebilir,
denetimden çıkabilir. Kısa öyküdeyse, yazarın tasarımı çoğun gerçekleşecek, üstelik
bu gene de bir eksiklik duygusuna yol açmayacaktır. Denetim ve tutumluluk kısa
öykünün yaratım sürecinin başlıca güdücüleridir. Kişileri yazarının
denetiminden çıkında, çoğu öykü de öykü olmaktan çıkar.“
Yani Semih bey demek
istiyor ki, roman karakterleri yazarın denetiminden çıkabilir. Bu soruna neden
olmaz. Hatta denetimden çıkan bu karakterler yazarına Nobel bile aldırabilir.
Söz konusu karakterler öyküde ise hiç denetimden çıkmamalıdır. Denetimden çıkan
karakterlerin olduğu öyküler öykü değildir. Bu yoruma katılanınız var mı?